top of page
Mehmet Fatih Algül

Adalet Peşinde ( Het Vonnis ) | 2013 | Film Kritiği

“Adalet yoktur; sınırlar vardır”

Albert Camus


“Her belirlenim bir yadsımadır”

Spinoza

Adaletin her tanımlaması bir çerçeve çizmekte; dışında bıraktıklarının adaletsizlik olduğunu ifade etmektedir. Tüm toplumlarda adalet sistemi bu tanımlamalar üzerine inşa edilir. Bu nedenle adaleti kimin, nasıl tanımladığı önemlidir.


İnsan toplumsal hayatın içinde bitmez meşguliyetler arasında koşuştururken bu tanımlamanın sınırlarını -tabir yerindeyse- bu sınırlara toslamadan farketmez.


Film kahramanımız kızının ve eşinin ölümü üzerine adalet olarak tanımlanmış sınırlarla tanışmıştır. Hayatı rutin olarak seyrederken farkında bile olmadığı bu sınırlara tanıklık etmiş; yaşadığı ülkenin ceza hukuk sisteminin usule ilişkin sınırlarına ve bu sınırları belirleyen adalet sistemine isyan etmiştir. Filme konu olay özelinde kahramanımızın sisteme isyanı perdeye yansımış.


Filme yansımayan diğer yönüne de değinmezsek eksik olur. Ceza hukuk sistemleri verdikleri cezalar ile insanın yaşamına son verebildiği gibi belirli bir zaman diliminde ya da ömür boyu özgürlüğünü elinden alıp hapse mahkum edebilmektedir. Böylesine ağır neticeler öngören adalet sisteminin kötüye kullanıldığının ve tarih boyunca ve halen bilinen bilinmeyen sayısız insanın uğradığı haksız idamlar ve hapis cezaları ortadadır. Bu haksızlıkların bir çoğunda ceza hukuk sisteminin adaletin tecellisi yerine güç otoritesinin tesisi için kullanıldığı ve araçsallaştırıldığı görülmektedir.


Bu araçsallık ceza yargılamasında ceza hükmüne gerekçe teşkil edecek delillerin takdirinde ortaya çıkmakta ve farkettirmeden kullanılmaktadır. Bu nedenle hakikatin bilgisine ulaşmada kullanılan delillerin belli usullerle elde edilmesi, bu usullerin dışına çıkılarak elde edilen delillere göre ceza verilememesi üzerine ceza yargılama usul kuralları belirlenmiştir. Örneğin işkence altında alınan itiraf üzerine ceza verilememesi gibi.


Bu nedenledir ki, ceza usulüne dair kurallar bir masumun haksız yere cezalandırılması yerine binlerce suçlunun dışarıda gezmesini yeğ tutması üzerine kurgulanmıştır. Film özelindeki gibi münferit bir adaletsizlik nedeniyle ceza usul kurallarının sanki tüm suçluları serbest bırakacağı varsayımı bizi yukarıda ifade ettiğimiz otoritenin ceza sistemini kötüye kullanmasının yolunu açacağından, yok sayılmasını ya da ortadan kaldırılmasını doğru bulmam.


Bu bağlamda sistemle hesaplaşmaya dair filmde izleyiciye verilmek istenenle film kurgusu çelişmiştir. Zira sonunda ceza usulüne dair adalet sisteminde hiçbir değişiklik olmamıştır. Aksine filmin sonunda kahramanımız yine aynı hukuk sisteminin bir başka kuralı ile yani aynı sistem içinde ceza almaktan kurtulmuştur. Adalet sistemi verilmek istenenin aksine aklanmıştır.


Belirtmek isterim ki daha iyi bir kurgu ile muhafazakar ve statükocu sistem sorgulanmalıydı. Ancak filmde bunun başarılamadığını düşünüyorum.


Sisteme dair birkaç cümle daha eklemek isterim. Sistemlerin işlemesi için yeterince muhafazakar olması gerekir, ancak bu muhafazakarlık sorgulanmaz hale gelecek düzeye ulaşmadan, sınırların sorgulanmasına müsaade etmelidir. Tanımlamaları yapanın insan olduğu unutulmamalıdır. İnsan mükemmel değildir; belirlediği tanımlamalar da mükemmel olamayacaktır. Spinoza’nın mottosuna atıfla sınırların dışına atılanlara da bu dünya üzerinde yer verilmiş olduğunu unutmadan, sınırların dışına itilenlere itiraz etme alanı her zaman açık tutulmalıdır.


Herkese iyi seyirler dilerim.


Av. Mehmet Fatih Algül

78 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Yazı: Blog2 Post
bottom of page