Herkesleşme Yangını Ortasındaki Uyumsuz Yerliler
O Que Arde filminin mekânı için tipik turistik yerlerden biri değil de Avrupa kıtasının en ücra bölgesinde bir dağ başının ( İspanya’nın Atlas Okyanusu kıyısındaki Galiçya bölgesinin ) seçilmesi, filmin meselesinin anlaşılırlığını pekiştirici niteliktedir.
Deniz turizmi, av turizmi, inanç turizmi, sex turizmi, kar turizmi gibi yüzlerce çeşidi olan bu tüketim çılgınlığı; artık dağın başındaki ücra köyleri bile kapsama alanına katmaktadır. Filmin İngilizce isminde denildiği gibi "yangın" gelmektedir.
Neredeyse münzevi bir yaşam süren insanlar, yöreyi turizme açmak isteyen girişimci komşuları sayesinde artık bilinen dünyanın bir parçası olacaklardır. Tüketim ağına "dâhil" edilerek "ekonomiye" kazandırılacaktırlar. Başlarına gelecek şeyin farkında olmayan bu insanların aksine Amador, tüm dünyayı etkisine alan ve artık kendi köylerine kadar ulaşan "herkesleşme, her yerleşme yangını"nı; uzman itfaiyecilerin orman yangınlarını söndürmek için çıkardığı karşı yangın taktiği ile durduracaktır. Her şeyin eskisi gibi kalmasının bedeli ağırdır. Hem kendisini hem de ağaçları kurban edecektir.
Okuryazarlığı bile meçhul Amador’un, Tarkovski’nin Kurban (1986) filminde kendi evini yakan Profesör Alexander ile aynı çözümü uygulaması; bir tesadüf mü, Kurban‘a yapılan bir atıf mı yoksa abartılı bir yorum mu?
Amador, “her yerleşmenin ve herkesleşmenin” farkında ve karşısında saf bir "bilge" mi, doğal bir yangın için aranan "günah keçisi" mi yoksa içinde bastırdığı hınca, bir anlığına yenik düşen bir "ezik" mi? Filmde bu sorulara net cevaplar verilmez. Yerli Amador, yöreyi, yaşam alanını ve kültürünü çağdaşlığın dönüştürücü yumuşak gücüne, turizme karşı başka nasıl koruyabilirdi? Amador’un yerinde olsanız siz ne yapardınız?
Cevaplar yerine seyirciye sorular verilir. O Que Arde filminde, isminden mülhem “Ne Yakar?” meselesinin tartışılabileceği zemin sağlanarak insanlığın hızla tüketim toplumuna dönüştüğü, kaçınılmaz sonun yaklaştığı hatırlatılır: Yangın gelecek...
İyi Seyirler dileriz
Mevlüt Üçpunar
Not : Bu yazı, www.sinemaguncesi.com sitesinden alıntıdır.
Comments